30 Ekim 2007

SEZENCIK KEKI

 

Resimde görmüş olduğunuz kek işyerimden Sevgili Arkadaşım Sezen için yapıldı. Bu nedenle de adını Sezencik Keki koydum :) Sezencim günlerdir hatta haftalardır yok yok aylardır başımın etini yiyordu kek isterim diye. Ben de artık dayamadım ve başımın etini yiyeceğine kek ye dedim ve bu keki yaptım.

Resimde belli olmasa da kekimiz hem kakaolu hem de azıcık kırmızı gıda boyası eşliğinde pembemsi bir kek oldu. Daha önceki denemelerimde gıda boyasının ayarını tutturamadığım için fazla kırmızı bir kek olmuştu. Bu sefer aynı sonucu almamak için kürdanın ucuyla boya ekledim o zamanda hafif pembe bir renk aldı.



Sezucuuuum kuzuuumm nasıl beğendin mi kekini? Ben üzerime düşeni yaptım. Artık senden ve diğer arkadaşlarımızdan da bu tip aktiviteler bekliyorum (Amiiin) .
Keki akşam pişirmiştim ancak soğumasını beklemeden yattım. Kalıptan sabah çıkartırım diye düşünmüştüm. Ama sabah kalktım keki çıkartmaya çalışıyorum bir düş kırıklığı da orda yaşadım. Kek kalıbından çıkmamakta direniyor. İşe geç kalmamak için mücadeleyi bıraktım ve kalıbıyla götürdüm.

Eğer beğenip de yapacak olursanız aşağıda ölçülerini veriyorum.


  • 3 Yumurta
  • 1 Su bardağı Süt
  • 1 Çay bardağı sıvıyağ
  • 1 Su bardağından biraz fazla şeker
  • 3 Su Bardağı Un (Un olarak Sinangil unlarının fındık aromalı kekununu kullandım tadı çok güzeldi ve çok da güzel kabardı)
  • 3-4 yemek kaşığı kakao
  • Renklendirmek için Kırmızı gıda boyası çok çok az.
Yumurta ve şeker mikserle çırpıldıktan sonra sıvı malzemeleri ekliyoruz. Sonrasında da ununu ekliyoruz. Elde ettiğimiz karışımdan iki küçük kaba kakao ve kırmızı renk eklemek için ayırıyourz. Kek Kalıbımıza önce sade karışımdan sonra da kakolu ve renkli karışımdan ekleyerek önceden ısıtılmış fırında 175-200 derece yaklaşık 50 dakika pişiyoruz.
Deneyenlere afiyet olsun.

29 Ekim 2007

29 EKIM CUMHURIYET BAYRAMI


Cumhuriyet

Yirmi Dokuz Ekimde,
Cumhuriyet kuruldu
Ulus özgür sesini,
Tüm dünyaya duyurdu.
Cumhuriyet bizlere
Armağandır Ata’dan
Egemenlik sesleri
Yükseldi Ankara’dan.
Al bayrağım göklerde,
Övünçle dalgalanır.
Cumhuriyet Bayramı,
Hep kıvançla kutlanır. (Hülya ÖNEL)

25 Ekim 2007

PATATES DOLMASI

  •   İşlerimin yoğunluğundan yeni tarif vermekde geciktim. Son günlerde ülkemizde yaşanan acı olayların etkisiyle de fazla bir şey yazmak istemedim. Dilerim böylesi acılar bir daha yaşanmaz.

    Patates dolmasının tarifini paylaşmak istedim sizlerle. Bu yemeğin benim mutfağa girip kendi başıma yaptığım ilk yemek olmasından bendeki yeri ayrıdır. Adını hatırlamadığım bir kitapda görüp heveslenmiştim yapmaya. O gün bu gündür çok severim ben Patates Dolmasını. Aslında geçen seneki Patates Yemek Etkinliğine bu yemekle katılmıştım. Ancak o zaman blogum yoktu. Sevgili Evren'de resmi bile olmadığı halde tarifimi beğenip yayınlamıştı. Burdan Evren'e sevgilerimi gönderiyorum. Genelde bu yemeği yaptığımda fırında makarna da yaparım. Ama bu sefer makarna yoktu.
    Tarifimiz ve Malzemeleri Aşağıda Sayıyorum.
  • 6 adet patates
  • 300 gr kıyma
  • 3 çorba kaşığı sıvı yağ
  • 1 adet kuru soğan
  • Yarım demet maydanoz
  • 2 çorba kaşığı salça
  • Karabiber, tuz, pul biberPeki Nasıl Yapılır ? Patatesler yıkanır, soyulur, ortadan ikiye kesilir, içleri biraz oyulur ve tuzlanir. Ben genelde bol yağda patatesler hafif pembeleşene kadar kızartıyorum. Ama daha hafif olsun derseniz biraz yumuşayıncaya kadar 
haşlayabilirsiniz. 2 kaşık yağ kızdırılır, doğranmış soğan kavrulur, kıyma eklenir. Kıyma ve soğanlar kavrulduktan sonra 1 yemek kaşığı salça eklenir. Ince kıyılmış maydanoz eklenir. En son baharatlar eklenir. Kızartıp yağını emmesi için kağıt havlunun üzerine aldığımız patateslerin içine kıyma harcımızdan dolduruyoruz. Fırına dayanıklı bir kaba dizdikten sonra 1 bardak sıcak su içinde 1 yemek kaşığı salça eritilir, kalan 1 kaşık yağ eklenir ve patateslerin üzerine dökülür. Fırında 15-20 dakika 180-200 derecede pişirilir. Yanında turşuyla çok seveceğinizi düşündüğüm bir yemektir. Afiyet Olsun...

22 Ekim 2007

DAHA NE KADAR ASKERIMIZ SEHIT OLACAK



Daha Ne kadar Ailenin Canı Yanacak? Bu Gidişe Kim Dur Diyecek? Şehit Ailelerine Allahtan Sabır Diliyorum. Arkadaşlar bloglarımıza Bayrağımızı yayalım. Birlik ve Beraberliğimizi tüm dünyaya ispat edelim.

19 Ekim 2007

MISIR CORBASI

Bu benim ilk etkinliğim. Sitem henüz yeni olduğu için katılmakta geciktim. Ama sağolsun Sevgili Yeşim süreyi uzatdı ve ben de herşeye rağmen bu etkinliğe yetiştim. Herşeye rağmen diyorum çünkü resimler evdeki bilgisayarda kaldığı için gündüz yayınlayamadım. Yeşim'e akşam göndersem olur mu dedim o da bekliyorum deyince eve gelir gelmez bilgisayar başına geçtim. Bilgisayarımı açtım ama o da ne??? Telekomdaki grev bizi de etkilemiş. İnternet ayarlarım bozulmuş. Ayarları yapmak için bir uğraş verdim ve en sonunda zafer benimdir deyip siteye giriş yaptım :))


Mısır Çorbası ile katılıyorum bu ayki etkinliğe. Bu çorbayı ilk kez annem Ordu'ya gittiğinde tatmış ve gelirken getirdiği kırık mısırla bize de yapmıştı. Ben çok sevdim bu çorbayı. Efendim malzemelerimizi sayacak olursak bu çorba için neler lazımmış aşağıda yazıyorum....

Mısır Çorbası

  • 2 Su Bardağı Kırık Mısır (Mısır Bulguru olarak da geçer)
  • 1/2 Su Bardağı Kurufasulye/Nohut (Ben Nohut Kullandım)
  • 400 gr. Süzme Yoğurt
  • Tuz,Tereyağ, Nane

Kırık mısır ve nohut akşamdan ıslatılır. Daha sonra tencerede haşlanır. Haşlarken fazla erimemesine dikkat edelim. Haşladıktan sonra ılıkken yoğurdunu ve tuzunu ayarlıyoruz. Üzerine arzuya göre tereyağında nane kavrularak gezdirilir. İsterseniz çorbamızı sütlü olarak da yapabilirsiniz. Sütle yapıldığında nohut /kurufasulye eklenmez.Sevgili Yeşim evsahipliğinden dolayı sana da burdan teşekkür ve sevgilerimi gönderiyorum.

16 Ekim 2007

KADAYIF

Bu bayram öncesi benim işlerimin yoğunluğundan annemin de başka koşturmaları yüzünden fazla bir hazırlık yapamadık. Tatlı için ancak kadayıf hazırlayabildik. Eski bayramların heyecanı artık kalmadı. Herkes bir koşturma bir telaş içinde. Ben küçükken sabah erkenden kalkardık. Abim ve babam bayram namazına giderdi. Onlar gelince önce biz çocuklar anne-babamızın elini öperdik, sonra da büyüklerimiz bayramlaşırdı. Kahvaltı için de anneannemlere gider orda bütün aile toplanırdık. Teyzemler, kuzenlerim, dayımlar kocaman bir aile keyifle kahvaltımızı yapar sonrasında herkes kendi programınca bayram ziyaretlerine başlardı. Şimdilerde bayram ziyaretleri yok denecek kadar azaldı. Biz ailece bu bayram ritüellerini elimizden geldiğince devam ettirmeye çalışıyoruz.

Kadayıfa gelecek olursak ben kadayıfı fazla kızarmış kıtır tadda sevmiyorum. Benim kadayıfım biraz yumuşak olucak. Herkesin damak zevki farklıdır tabi kimi fazla kızarmış ister kimi yumuşak olsun der. Burda görmüş olduğunuz kadayıf ikisinin ortasındaydı. Yani ne kıtırdı ne çok yumuşakdı tam kararındaydı anlıyacağınız.

Malzemeler
  • 700 gr. Tel Kadayıf
  • 125 gr. Tereyağ
  • 1 Çay Bardağı Sızma Zeytinyağı
  • Arasına 1,5 Su Bardağı Çekilmiş Ceviziçi
Şurubu İçin
  • 4,5 Su Bardağı Toz Şeker
  • 4 Su Bardağı Su
  • 3-4 Damla Limon Suyu
Kadafı tepsiye yayıp elimizle didikleyerek parçalıyoruz. Tavada erittiğimiz tereyağına zeytinyağını da ekleyip kadayıfın üzerine gezdirip elimizle harmanlıyoruz. Kadayıfı ikiye ayırıp ilk partiyi tepsiye sıkıştırarak döşüyoruz. Araya ceviziçini döküp kalan yarısını döşüyoruz. Mümkün olduğunca elimizle bastırarak sıkıştırıyoruz. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede kızarana kadar pişiriyoruz. Kadayıfımızı 45-50 dakikada ağır ağır pişirirsek hamur olmasını engelleriz. Şurubunu da bir tencereye şeker ve suyumuzu karıştırarak kısık ateşte 20-25 dakika kaynadıktan sonra limon suyunu ekleyerek hazırlıyoruz. Her ikisi de ılıkken şerbetini döküyoruz. Afiyet Olsun....
EK NOT: Sevgili arkadaşlar Kadayıf için güzel yorumlarınızı Anneme iletiyorum. Farkettimki yazımda kadayıfı annemin hazırladığını belirtmemişim. Sevgiyle...

14 Ekim 2007

BİBERLERİM


Bugün Ramazan Bayramının son günü. Ankarada aylardır beklenen yağmur nihayet dün gece yağdı. Umarım bir süre daha yağmurları konuk ederiz şehrimizde. Yoksa susuzluktan kuruyup kalacağız. Çevremdeki ağaçlara bakıyorumda bütün yaz aşırı sıcaklardan ve süre gelen susuzluktan yaprakları sararıp solmuş. Ağaçların o hallerini gördükçe çok üzülüyorum. Dilerim bu yağmur susuzluklarını bir parça gidermiş olsun.

Burda gördüğünüz biberleri yazın balkonumuzda yetiştirdik. Ben taze biber yemeyi çok severim. Üstelik bol C vitamini içerdiği için sağlık açısından da çok faydalı. Bayram için hazırladığımız ikramlıkları sırayla yayınlayacağım ama önce şu güzelim biberlere bir göz atalım.

11 Ekim 2007

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN




Herkese şeker gibi mutlu bayramlar diliyorum.

9 Ekim 2007

RAMAZAN PIDESI

Ramazanın sonuna geldiğimiz bugünlerde ramazan pidesinden eksik kalmak istemedim. Açıkcası ilk defa deniyorum ve annemin desteği olmadan yaptım. (Zaten istesemde destek alamazdım annem şehirdışındaydı valla :) ) Sonuç gayet başarılı oldu.


Pidenin tarifini Sevgili Selin'den almıştım. Ben Selin'in ölçülerini yarıya düşürerek uyguladım. Oldukça doyurucu bir pide ortaya çıktı.
Tamam sabırsızlanmayın tarif ve ölçüleri veriyorum.
Ramazan Pidesi
  • 4 Su Bardağı Un
  • 1 Su Bardağı Süt
  • 1 Su Bardağı Su
  • 1/2 Çay Bardağı Sıvıyağ (Ayçicek veya Mısırözü)
  • 1 Yemek Kaşığı Toz Şeker
  • 2 Çay Kaşığı Tuz
  • 1/2 Paket İnstant Maya
  • Üzeri İçin
  • 1 Yumurta Sarısı
  • 1 Yemek Kaşığı Sıvıyağ
  • 1 Yemek Kaşığı Süt
  • Susam ve Çörek Otu
Sıvı Malzemeleri bir kapta karıştırın. Unu hamur kabına aktarıp ortasını Havuz yapıp şeker, tuz ve mayayı dökün. Ve yavaş yavaş sıvı karışımı ekleyerek hamurumuzu yoğuralım. Yalnız benim hamurum 1/2 su Bardağı un daha aldı. (Yani 4 + 1/2 Su Bardağı Un Kullandım). Hamur elinize yapışmayacak kıvama geldiğinde üzerini temiz bir bezle örtüp yaklaşık 1 saat kadar mayalanmaya bırakıyoruz.
Hamur mayalandıktan sonra biraz yoğurup içindeki kabarcıkların çıkmasını sağlıyoruz. Sonrasında yuvarlak fırın tepsisine pişirme kağıdı serip elimizle şekil veriyoruz. Üzerine yumurta sarısı süt ve 1 tatlı kaşığı yağ sürüp susam ve çörek otu serpin. Hamur pişerken de gayet güzel kabardı. Benim pidem biraz tombulca oldu :)
Isıtılmış fırında 2oo derecede yaklaşık 45 dakika pişirin. Afiyet Olsun. Selincim tarif için sana da çok teşekkürler.

4 Ekim 2007

MEYVALI TART


Bu tartın hamurunu Cafe Fernando Cenk'in sitesinden aldım. Tabi benim yaptığım biraz acemice oldu. Ne yalan söyleyim bir bayan olarak Cenk'in yaptıklarını görünce utandım. Cenk'in yaptığı tartlarla benim yaptığım tart arasında dağlar kadar fark var. Ama lezzeti güzeldi. Aile üyelerinden olumlu yorumlar aldım. Özellikle Abimin bu konudaki yorumu önemliydi ki o da beğendiğini söyledi. Çünkü abim turizm otelcilik alanında uzunllar çalıştı ve damak tadı iyidir.
Tart hamurunun tarifi için Cenk sitesinde yeterince ıklama yapmış. İlgilenenler Cafe Fernando'ya uğrasınlar. Tart hamurunu hazırladıktan sonra gerisi sizin damak tadınıza ve yaratılıcığınıza kalmış. Ben üzeri için evdeki elma ve sert armutları değerlendirdim (İki Adet Elma ve iki adet armut kullandım). Elma ve armutların kabuklarını soyup dilimdedim ve üzerine kararmamaları için bir limonun suyunu ekledim. Biraz tarçınla tatlandırdım. Ayrıca meyvaları hamurun üzerine yerleştirdikten sonra bir avuç cevizi robotdan geçirip bolca döktüm. Ve fırına verip pişmesini sabırsızlıkla bekledim. İftardan sonra çayıma eşlik etti.
Meyvalı tatları sevenlere tavsiye edebileceğim bir tarif.

1 Ekim 2007

KAKAOLU HINDISTAN CEVIZLI ISLAK KURABIYE

Kakaolu Hindistan Cevizli Islak Kurabiye Ve Karşınızda İlk Tarifim. Beğeneceğinizi umuyorum. Aslında mutfak konusunda bizim ailede annemin yemekleri ünlüdür. Elbette herkesin annesinin yemekleri güzeldir ama ben annemin yemeklerini hiç bir yemeğe değişmem. Kısacık zamanda dört çeşit yemeği ve tatlısını yapar çıkar mutfakdan. Ben maalesef anneme fazla çekmemişim.


Kakaolu Hindistan Cevizli Islak Kurabiye

- 2 Yumurta

- 1/2 Su Bardağı Toz Şeker

- 1 Paket Yumuşak Margarin

- 3 Yemek Kaşığı Kakao

- 1 Paket Vanilya

- 1 Paket Kabartma Tozu

- 1 Yemek Kaşığı Yoğurt ve Ustaların deyimiyle aldığı kadar un.

- Üzeri İçin Hindistan Cevizi

- Ayrıca 3/4 Su Bardağı Toz Şeker

- 1.5 Su Bardağı Su ile Çok Koyu Olmayan bir Şerbet Hazırlıyoruz

İlk gruptaki malzemelerle yumuşak bir hamur yapıp kurabiyelerini şekillendirip 190 derece fırında pişiriyoruz. Piştikten sonra Kurabiyeleri tepsiye ters çevirerek dizip ılık şerbeti döküyoruz. (Kurabiye Sıcak, Şerbet Ilık olacak). 5 Dakika kadar şerbeti çektikten sonra kurabiyelerin şerbetli yüzeyini hindistan cevizine batırıp servise hazır hale getiriyoruuuuzzz...

Not: Ben bir dahaki sefere Cafe Fernando Cenk'in tavsiyesine uyarak hamuruna bitter çikolatayı küçük parçalara ayırarak eklemeyi düşünüyorum.