31 Aralık 2010

MUTLU YILLAR

2010 Yılını acısıyla, sevinçleriyle geride bıraktık. 2011 yılı herkese sağlık , mutluluk, başarı, bol kazanç ve huzur getirsin... Dilerim bu yıl da bütün hayal ettiklerimiz gerçek olsun... 


...................... HERKESE MUTLU YILLAR

 Happy New Year 2011 Pictures, Images and Photos

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

29 Aralık 2010

AŞURE

 
Bu aralar annemin yemekleri gündemde... Kabak tatlısından sonra sırada anne aşuresi var. Her aşure zamanı bloga eklemek iserim bir türlü kısmet olmadı, bu yıl da son anda kurtardım... 

Bu yıl yapım aşamasında anneme yardım edip ben de öğreneyim istiyordum ama pazartesi gününe yetiştirmem gereken acil bir işim vardı ve pazar gününü işyerinde çalışarak geçirdim ve annemi aşure malzemeleriyle başbaşa bırakmak zorunda kaldım...

Aşure yüzyıllardır aynı heyecanla devam eden bir gelenek. Ama lezzetini tutturmak ayrı bir marifet. Gerçi işyerinde hamile bir arkadaşımız var, ve canı aşure istemiş, ben de bir kase tatması için ona getirdim ve lezzet olarak tam not aldı. Annesi başka şehirde olduğu için isteyememiş, bir yakını göndermiş aradığı tadı bulamamış, dışarıdan almış onda da hüsrana uğramış. Annemin aşuresini yediğinde tam anne aşuresi olmuş, çok beğendim dedi.

Tarifi ve ölçüleri daha sonra vereceğim, önce aşure yapımının pük noktalarına bakalım. Bu püflere dikkat edersek rengi ve kıvamıyla harika bir aşure elde edebiliriz.

Yapılışı her yöreye göre değişiklik gösteren ve genel olarak buğday, nohut, fasulye, kuru üzüm, kayısı, badem ve ceviz gibi 10'a yakın bakliyat, meyve ve kuruyemişlerin katılmasıyla özenle hazırlanan aşure, protein ve vitamin kaynağıdır.
Malzemelerden buğdayın akşamdan pişirilmesi, nohut, fasulye, kuru üzümün de akşamdan ıslatılması gerekir.İncir, kayısı, kuru üzüm iyice yıkanıp üzerlerindeki tozdan arındırmalı.  Aşurenin renginin güzel olması için, incir en son ilave edilir. Yoksa incir aşureyi karartır. Suyunu eklerken 1-2 tatlı kaşığı nişastayı bir miktar sütle açıp bu karışımı bir su bardağı süte tamamlayarak ekleyelim ki rengi güzel olsun. Üzerini süslerken kullanılacak ceviz, tarçın ve fındık fıstık gibi malzemeleri servis yaparken eklemek de renginin kararmaması için dikkat edilecek başka bir nokta.

TARİF ZAMANI GÖRÜŞMEK ÜZERE

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

17 Aralık 2010

KABAK TATLISI

Geçen hafta pazarcının ısrarları sonucu annemin alıp yaptığı kabak tatlısı arz-ı endam eder...

Doğrusu son zamanlarda yediğim en lezzetli kabakdı. Benim işyerimin bulunduğu bölgede de kabak üreticiliği vardır ve yemeklerde sık çıkar ama böyle lezzetlisine hiç denk gelemedik nedense... Her lokmada iyi ki zorla satmış, iyi ki almışsın anne diyerek yedim... 

Eskiden kabağı soyacaksın, dilimleyeceksin derken hanımlara eziyet gibi gelirdi kabak tatlısını yapmak.Evdeki beylerden destek alınırdı. Şimdi hazır temizlenmiş, soyulup dilimlenmiş kabaklar poşetlere girince kabak tatlısı yapmak kolaylaştı.  Ölçü için anneme sorduğumda göz kararı dedi. Kabak 1.5 kg ama şekeri ne kadar bilmiyorum. Üzerini örtecek kadar şeker konduğunu biliyorum. Pişirilecek tencereye kabaklar sıra sıra dizilir, üzerine şeker eklenerek bir süre bekletilir. Tercihen bir gece beklemesi önerilir. Bekleyen kabaklar suyunu bırakır. Kısık ateşte yumuşayana kadar pişirilir. Üzerine bol cevizdir benim tercihim, ama sizler kaymak ve ya krem şanti ile de süsleyebilirsiniz. Krem şantiyi artık kullanmamaya çalışıyorum katkı maddelerinden dolayı. Onun yerine süt kremasını pudra şekeri ile çırparak daha da güzel bir lezzete ulaşabilirsiniz. Aklınızın bir köşesinde bulunsun. Herkese dolu dolu, keyifli, sağlıklı bir hafta tatili diliyorum.


Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

13 Aralık 2010

KARNABAHAR SALATASI

Şu güzelliğe bir bakar mısınız. Geçenlerde Sevgili Özgenin sayfasında görünce evdeki karnabaharı bu şekilde tüketmeye karar verdim. 

Tarife gerek yok dilediğiniz miktarda haşlanmış karnabaharın üzerine biraz zeytinyağı biraz da sarımsaklı yoğurt hepsi bu. Tek fark yoğurdunu hazırlarken maydanoz, sarımsak ve dereotunu bir kaşık yoğurtla rondodan geçirdim. Ve biraz kekik, nane ve pulbiber ilavesi yaptım. Sonrasında da bir tabak çorbayla akşam öğününde tükettik... Özge'nin bloğunu keyifle takip ediyorum. Çok sağlıklı ve pratik  tarifleri var. Ziyaret etmediyseniz bir bakın derim.

Akşam karanlığında çekilen görüntüler çok içime sinmese de yayınlamak istedim.  Ayrıca geçen kış yaptığım değişik bir alternatif karnabahar sunumu da burdan bakabilirsiniz. Bu şekliyle de çok güzel yeniyor.Herkese iyi haftalar.

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

6 Aralık 2010

Vaseline Losyon (Yeni)

Yine arayı açtım farkındayım, geri dönüşüm ise yemek, pasta veya kurabiye ile değil Fikri Mühim Kampanyası dahilinde Ocak ayında piyasaya çıkacak olan Vaseline Losyonların tanıtımı ile oldu.
Kısa bir süre önce Fikri Mühim ailesine katıldım, ve geçtiğimiz hafta elime ulaşan Vaseline Losyonların tanıtımı görevini üstlendim.

Beni tanıyanlar bilir ki asla beğenmediğim bir ürün için beğenmiş gibi davranmam, ve eleştirilerimi olumsuz da olsa söylerim. 

Vaseline ile tanışıklığım eskidir. Doğrusu vücut bakımında özelliklede sertleşen topuk ve dirsek bölgelerinde Vaseline'den başka krem kullanmam. 

Bu kampanyada bize denememiz için gönderilen Vaseline losyonlardan bir adedini iş arkadaşlarımla, diğerini ise evde ailemle ve çevremdeki diğer arkadaşlarımla test ettik  ve denemeye de devam ediyoruz.

Benim cildim oldukça kuru ve deterjana karşı alerjik tepkiler veren bir yapıya sahiptir. Ellerim özellikle de kışın çok kurur ve çatlar. Vaseline losyonu daha ilk kullanımda çok beğendim. Ellerimde yapışkan ve yağlı bir his bırakmadı. Verdiği yumuşaklık ise tam da benim istediğim gibiydi.  Fotoğrafta gördüğünüz Cocoa Butter Vaseline losyonu işyerine getirdim,  evde de bir adet Aloe Vera-Salatalık kokulu Vaseline losyon var. Her  ikisinin de kokusu birbirinden güzel. Kullanmaya devam ettikçe çatlamalar düzeldi. Yumuşacık, pamuk gibi ellerim oldu. Ve ben hep çevremdeki arkadaşlarımın ellerine özenmişimdir, Vaseline sayesinde ben de onlar gibi hatta daha güzel ellere sahibim artık. Üstelik bu yumuşaklığı devam ettirmek için sürekli krem sürmeme de gerek yok, Vaseline kremi akşam yatarken sürdüm şu an saat gün ortası oldu ve hala ellerim pamuk gibi. Bu tamamen Vaseline'nin mucizesidir.   Mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum.

TEŞEKKÜRLER VASELINE. Artık benim vazgeçilmezim oldun.

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

15 Kasım 2010

İNCİR UYUTMASI

Öncelikler Herkese İyi Bayramlar... Şeker Tadında Şeker Gibi Bayramlar Sizlerin Olsun...


Nihayet ben de uzun zamandır bloglarda görüp denemek istediğim İnciri Uyuttum :))

Bu zamana kadar neden beklemişim diye de hayıflandım... Denemek için iki kase yapmıştım. En kısa zamanda daha çok ölçülü yapacağım...

Tarifi her yerde var ama ben bana da ölçü olsun diye yine de vereyim...

Malzemeler çok basit; Süt, incir ve şeker..

Ben kullandığım kase ile iki ölçü süt koydum ve tadına bakarak 1 yemek kaşığı toz şeker ekleyerek sütü kaynattım. Bu arada göz kararı olarak 6-7 adet inciri sıcak suda bir süre yumuşatıp sonrasında da küçük küçük doğradım. Tariflerde bazı arkadaşlar inciri rondadan geçirmiş bazıları doğramış aslında ben her ikisni de yaptım... Yani  4-5 adetini doğradım, kalanları da rondadan geçirdim. Süt ılıyıp el yakmayacak sıcaklığa ulaşınca incirleri ekledim ve kaselere paylaştırdım. Bu kaseleri de tıpkı yoğurt mayalar gibi sarıp sarmalayıp en az 2-3 saatlik bir uyutmaya yolladım. Bu sürecin sonunda kaseleri konrol edip buzdolabına kaldırdım veee servis sırasında incirin en yakın arkadaşı ceviz ve antep fıstığı ile süsledim... Her kaşıkta ben bunu daha önce neden yapmadım diye kızdım kendime :) Mutlaka deneyin derim, hem hafif, hem çok kolay, hem de lezzetli... Eeee daha ne olsun dimi ama :)) Hadi bayram tatlılarından sıkılanlar olursa denesin... Mideniz de bayram etsin...

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

27 Ekim 2010

Bloğum Yeni Yaşına Girmiş ve Bir Mim

Bloğum yeni  yaşına gireli nerdeyse bir ay oldu. Ama Nuryüzlü dedemin kaybı ve araya giren başka telaşeler nedeniyle elim gitmedi yeni yaş yazısı yazmaya... Kaç yaşında şimdi bloğum hatırlamıyorum... Üç mü dört mü acaba? Profilime bakmalıyım... Baktım... Tam tamına üç yaşını doldurmuş bloğum. Blog sayesinde pek çok dostum oldu, acıyı da sevinci de paylaştık burda; Birlikte daha uzun yıllar Sıcacık Paylaşımlarda bulunmak dileğiyle herkese kucak dolusu sevgiler göndererek diğer konumuza bağlanalım :)

Sevgili Yeşim beni geçen haftalarda mimlemişti. İşlerin yoğunluğu,dedemin kaybı ve  benim biraz rahatsızlığım yüzünden cevabı bugüne kadar gecikti. Mimin konusu en çok tıklanan postlarımız...


İstatistiklere bakınca en çok tıklanan yazılar şöyle sıralanıyor.

1. Zeytinyağlı Yemekler ve Zeytinyağlı Yemekler Etkinliği Blog hayatına
başlayalı daha iki ay olmuşken bir tesadüf sonucu benim ev sahipliğini
yaptığım Zeytinyağlı Yemekler Etkinliği

2. Uzun zamandır yeniden yapmayı planladığım Patates Kroket
3.Bu yaz sonunda kışa hazırlık başlığı altında yaptığım Elma ve Armut Kurusu
4. Çok severek içtiğimiz daha geçtiğimiz haftalarda tekrar yaptığım Kremalı Patates Çorbası
5. Mutfağımızın vazgeçilmez tariflerinden Ispanaklı Börek
Bu sıralama zaman zaman değişmekle birlikte öne çıkan tariflerim bunlardır. Evet benden bu kadar. Sevgili Yeşim arkadaşımız yakın zamanda büyük acılar geçirmiş benim gibi. Burdan tekrar kendisine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bu yazımı okuyup yorum yazan herkesi de mimlemiş olayım. İsteyen arkadaşlarım cevap yazabilir...


Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

11 Ekim 2010

PATATESLİ KOL BÖREĞİ


Nur Yüzlümü sevdiklerinin yanına uğurlayalı bir haftayı geçti, zaman çok acımasız, bir varız bir yokuz. Nur Yüzlü Dede'min vefatı nedeniyle bloğuma gelip taziyelerini bırakan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, hayat her şeye rağmen devam ediyor, kayıplar hiç unutulmuyor, ama zaman aktıkça acının üzerine toprak atmaya devam ediyor. Allah yanına aldığı tüm sevdiklerimize rahmet etsin, dilerim hepsinin mekanı cennet olur.

Bu börek arşivde sırasını bekliyordu, sanırım ramazan bayramında yapılıp, İstanbuldan gelen teyzem ve kuzenlerimle afiyetle tüketilmişti. Eğer kıyır kıyır, ağızda dağılan bir börek istiyorsanız mutlaka deneyin, yedikçe daha yok mu dedirten bir börektir kendileri (Anneciğimin ellerine sağlık bu sefer ben uyurken kalkıp yapmış)

Tarifi daha önce verdiğim Ispanaklı Börekle aynı; Bu sefer iç malzemede  patates var.  Tarif için bir tık lütfen..
Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim... Aysel...

5 Ekim 2010

NUR YÜZLÜ DEDEM

Cuma günü Nur Yüzlü Dedem'i  Pamuk Ayşe'min yanına uğurladık... Nur Yüzlüm Pamuk Ayşe'sinin hasretine 9 ay dayanabildi, ve bizleri terk edip, hakkın rahmetine kavuştu. Mekanı cennet kabri nur olsun inşallah...


Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

28 Eylül 2010

DOMATES ÇORBASI

Uzun zamandır aklımdaydı Domates Çorbası. Son günlerde fiyatındaki artışla rekora koşsa da dolapta yumuşamış domatesleri görünce dayanamayıp çorbaya dönüştürdüğüm domatesler...

Domates çorbasaını bu sefer biraz değişik yaptım. Cafe Fernando Cenk'de görmüştüm bu yöntemi.. Yaparken sitesine bakmaya fırsatım olmadı aklımda kaldığınca yaptım. Domatesleri soğan, fesleğen, tuz ve biraz zeytinyağı ile fırında pişirdim sonrasında bildiğimiz yöntemle devam ettim.

Domates Çorbası (4-6 Kişilik)
* 4-5 Adet İri Domates
* 1 Büyük Kuru Soğan
* 3-4 diş Sarımsak
* 1 tutam fesleğen veya kekik (Taze kekik kullandım)
* 1.5 Su Bardağı Su
* 1 Su Bardağı Süt
* 2 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
* 2 Yemek Kaşığı Un
* Tuz,Karabiber
* Üzerine Kaşar Peyniri Rendesi/ Kızartılmış Ekmek (Her ikisi de yoktu kullanmadım)
    Yapılışı
1. Domatesler, soğan ve sarımsakların kabuklarını soyup dilimleyin.Bir kaba alın
2. Üzerine zeytinyağı, kıyılmış kekik, tuz ve biberini ekleyip harmanlayın.
3. Harmanlanmış olan karışımı pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine yayıp 15-20 dakika fırınlayın.
4. Bir tavaya 2 kaşık unu alıp hafifce pembeleşene kadar kavurun.
5. Pembeleşen unu azar azar eklediğiniz suyla açın.Suyun soğuk olmasına ve pütür oluşmamasına dikkat edin.
6. Fırında pişen domates ve soğanları blendır veya mutfak robotu yardımıyla ezip, çekirdeklerinden ayırmak     için tel    süzgeçten geçirin.
7. Elde ettiğiniz püreyi tencereye alıp kavrulan unu ekleyin. Bu aşamada domateslerin rengi size açık gelirse 1 yemek    kaşığı salçadan yardım alabilirsiniz.
8. Şimdiki adımda da su ve sütünü ekleyin. Süt kullanmak istemiyorsanız aynı miktarda suyunu artırabilirsiniz.
9. Kaynayana kadar karıştırın. 5-10 dakika kaynadıktan sonra kaselere alıp servis edebilirsiniz.

Servis sırasında üzerine kaşar peyniri rendesi ve/veya kızartılmış ekmek küpleri ilave edebilirsiniz. Biz çok beğenerek içtik, umarım sizler de beğenirsiniz.

 
Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

23 Eylül 2010

KURU MEYVELİ KAKAOLU KEK


Her zamanki klasik kek hamuru ile yaptığım iki kek... İkisi de aynı, sadece baton kekin üzerini daha sonra eritilmiş çikolata ile kapladım...

İki keki birlikte yaptım ölçüler iki kek için...

- 4 Yumurta

- 1 Bardak Tozşeker (Şekeri az kullandım pekmezle tamamladım kalanını)

- 1/2 Su Bardağı Zeytinyağı
- 1/2 Su Bardağı Pekmez
- 4 Su Bardağı Sinangil Kakaolu Kekun (Çok Beğenerek Kullanıyorum)

- 1,5 Su Bardağı Süt
- Damla Çikolata
- 10-15 Adet Hurma (Ramazandan kalanlar)
- 4 Adet Kuru İncir
- Kuru Kayısı (Doğranınca 1 çay bardağı kadar oldu)
- Portakal Kabuğu Şekerlemesi (Daha önce tarifini vermiştim bu yıl yine yapmıştım)

Bütün malzemelerin oda sıcaklığında olması kek yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta. Bunu hepimiz biliyoruz, ama ben google'da kek tarifi ararken bloğuma uğrayan diğer ziyaretcilerim için hatırlatayım dedim...

Yumurta ve şeker mikserle çırpılır. Sırasıyla önce sıvı malzemeler ardından kuru malzemeler eklenir. Kek kalıbımıza hamurun bir kısmı pay edildikten sonra içine katacağımız doğranmış kuru meyvelerimiz eklenir kalan hamur üzerine dökülür. En son baton kekin üzerine damla çikolata serpiştirdim. Ve önceden ısıtılmış 175 derece fırında yaklaşık 45-50 dakika pişirdim. Kekimizi fırına sürdükten sonra ilk 20 dakika fırın kapağının açılmaması da ikinci püf noktamız... 45 dakikanın sonunda (bu süre fırın ve ısıya göre değişebilir) kürdan testi yapılarak fırın kapatılır. 10 dakika kadar da fırında tutup içini çekmesi için bekledim. Sonrasında da dışarıya çıkartıp biraz daha ılımasını bekledim... Kek kalıbı olarak Soft Bowl'un hediyesi olan  Yasemin kalıbımı  ve geçen yılbaşında işyeri arkadaşımın hediyesi olan yuvarlak silikon kalıbımı kullandım... Her iki kalıbımdan da çok memnunum...Özellikle Soft Bowl kalıplarını herkese tavsiye ediyorum. Gerçekten kek yapmak artık bu kalıplarla çok kolay, daha doğrusu keki kalıptan çıkartmak çok kolaylaştı Soft Bowl sayesinde...

Burada Sinangil'in Kakaolu kekununu kullandım, içinda kabartma tozu olduğu için tarifte ayrıca kabartma tozu kullanmaya gerek olmuyor, üstelik çok da güzel kabarıyor. Bir kek için en önemli konu da istenilen seviyede kabarmasıdır öyle değil mi? Bu konuda Sinangil Unlarına güvenebilirsiniz. Sizi hiç üzmeyecektir. 
Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

16 Eylül 2010

KABAK TADI (DOLMASI)

Bloglar arasında tariflerini, yazılarını okumaktan keyif aldığım Sevgili Hemşehrim  Narince-Necla etkinlik yapar da benim katılmamam olur mu hiç... Ramazanda sürekli davetler ya da davetliler olunca kabakların pişmesi 3-4 gün ertelendi ve ramazanın son iftarında İstanbul'dan gelen Teyzem ve Kuzenime de kısmet oldu... Aslında teyzem de çok güzel yapar bu dolmayı (ki o ilk yaptığında demişim ki -ben hatırlamıyorum- "tadına bakayım sevmezsem yemem" demişim). Teyzeciğim bu sözümü de hatırlattı bana sağolsun :)  Daha önce de uzun dolmalık kabaklarla vermiştim tarifini. Bu kez de bu minik Girit Kabakları kullanılarak Narince'nin Kabak Tadında Yer Alması İçin Yapıldı. Bu dolmanın özelliği iç harcında kullanılan bulgur ve reyhandan kaynaklıyor...Varsa taze reyhan, fesleğen, maydanoz hatta taze soğanın yeşil kısımları ile harika oluyor... Annem ve teyzemler bu saydığım yeşillikleri ayıklayıp yıkadıktan sonra doğrayıp donduruya kaldırıyorlar... Böylece dolma yapılacağı zaman hazırca elimize geliyor.. 
Malzemeler
. 6-7 adet Girit Kabağı (Ya da 4-5 Adet Uzun Kabak)
. 200 gr. kıyma,
. 1 Adet orta boy soğan
. 1 çay bardağı ince bulgur,
. Kırmızı biber, karabiber, tuz,
. Kuru veya taze reyhan, Fesleğen,
. Arzuya göre çeşnili baharat
Sosu için 1.5 su bardağı su
. 1 tatlı kaşığı salça
. 1 Yemek kaşığı sıvıyağ
 Ayrıca üzerine sarımsaklı yoğurt, dereotu veya maydonoz.

Soğanı olabildiğince ince doğrayıp, kıyma, bulgur ve diğer baharatlarla iyice yoğurulur. Yoğururken gerekirse elinizi hafifçe ıslatabilirsiniz.

Kabakları yıkayıp soyduktan sonra ortası oyulur. Hazırlanan iç harcı kaşık yardımıyla sıkıca doldurulur.

Geniş bir tencereye doldurulan kabakları yerleştirip, suyunu salçasını ve yağını ekleyip pişmeye bırakıyoruz. Piştikten sonra üzerine arzuya göre sarımsaklı yoğurt, yağda kızdırılmış kırmızı biber, dereotu veya maydonozla süsleyerek servis yapabilirsiniz.

Sevgili Arkadaşım Necla'ya da etkinlikde kolaylıklar diliyorum... Birbirinden güzel tatlarla bizleri buluşturacağı için ayrıca teşekkürler...


Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

13 Eylül 2010

ALİ NAZİK



Öncelikle Herkesin Geçmiş Bayramını Kutlarım... Bu bayram elimi bilgisayara süremedim... Bloğuma uğrayıp Bayram Mesajı Bırakan Arkadaşlarıma Ayrı Ayrı Teşekkür Ediyorum...

Ali Nazik  Patlıcan Sevmeyen Abimin bile yediği güzel bir versiyonudur patlıcanın. Ramazanın son günlerinde yapıldı ve afiyetle yendi...

Tarifi çok basit...

Malzemelerimiz

  • 4-5 Adet Közlenmiş Patlıcan
  • 200-250 Gr. Yağsız Kıyma
  • 2-3 Adet Orta Boy Soğan
  • 3-4 Adet Orta Boy Domates
  • 3-4 Adet Sivri Biber
  • Sıvı yağ
  • Tuz, karabiber, kırmızı biber
  • Sarımsaklı Yoğurt
Közlenen patlıcanlar bir kaba alınıp ezilir. Üzerine sarımsaklı yoğurdu dökülüp iyice karıştırlır.

Ayrı bir sos tenceresinde önce yemeklik doğranan soğanlar sıvıyağda pembeleştirilir, üzerine kıyma ve minik doğranan biberler eklenip kavrulmaya devam edilir. Kavrulan kıymaya kabuklarını soyup rendelediğimiz domatesleri ekleyip, baharatları katılır ve suyunu hafifçe çekene kadar pişirilir.

Servis tabaklarına alınan yoğurtlu patlıcanın üzerine hazırlanan kıymalı sos dökülerek servis edilir.

Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

8 Eylül 2010

PATLICAN SALATASI

Son zamanlarda üst üste yenen bol çeşitli iftar sofralarından midelerimiz yorulunca, Canım Filiz'imden istediğim Patlıcan Salatası... Geçtiğimiz haftalarda teyzemler, abimler ve biz geniş aile olarak üç gün üst üste birlikte iftar yapınca ölçüyü biraz kaçırdık. Kalabalıkla yemesi daha keyifli oluyor, ve haliyle farkınca olmadan ölçüler kaçıyor... Bu günlerin ardından abimlerde iftar yapınca Filiz'den salata olarak patlıcan salatası yapmasını istedim... Diğer bütün yemekleri gibi  çok da güzel yapmış sağ olsun, yemekde en çok salata yedim...

Patlıcanları, kırmızı biberleri közleyip, domates, soğan,  maydanoz ve yeşil biberleri  minik minik doğrayıp, üzerine zeytinyağı, balsamik sirke ve tuz ekleyip harika bir akşam yemeği eşlikçisi yapabilirsiniz. Aşağıda mütevazi iftar soframızdan bir görüntü var. Menü de annemin yaptığı kıymalı patatesli yufka böreği, zeytinyağlı taze fasulye, bulgur pilavı, cacık ve komşumuzun köyünden toplayıp getirdiği tazecik üzümler vardı...


Bu arada Ramazanın son günlerini yaşıyoruz...
Sıcaklarda nasıl olacak?, dayanabilecek miyiz? derken göz açıp kapayana kadar geçti Ramazan. Yarın Bayram, Ramazan Bayramımız şimdiden kutlu olsun. Allah herkesin yaptığı ibadetleri kabul etsin, tuttuğunuz oruçlar kabul olsun...
Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

7 Eylül 2010

ÇİKOLATALI İRMİK HELVASI


 Kandil Günü Annem İrmik Helvası yapalım deyince hemen çikolatalısını deneyelim dedim... İyi ki denemişiz ben çok sevdim. Servis yaparken vanilyalı dondurma da ekledim yanına...
Malzemeler
  • 2 su bardağı irmik
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1,5 su bardağı süt
  • 2 su bardağı su
  • 125 gram tereyağ
  • 4/3 Paket Dr. Oetker Glazür (Ya da 80-100 gr. Sütlü Çikolata)  
Tarif
    1. Yağı eritip irmiği rengi dönene dek kısık ateşte kavurun.
    2. Kavrulduktan sonra şekerini ekleyin.
    3. Su ve sütü kavrulup esmerleşen irmiğe ekleyin (Ben Soğuk Ekledim).
    4. Bu arada çikolatayı ekleyip erimesi için karıştırın.
    5. Tencerenin kapağını kapatıp suyunu çekmesini bekleyin.
    6. Suyunu çekince ocağı kapatıp 10 dakika demlenmeye bırakın. 
    7. Ilık servis yapın.


    Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

    2 Eylül 2010

    BÖĞÜRTLENLİ TART

    Haftasonu böğürtlenli tart yaptım, biraz aceleye geldi, bütün gün evde temizlik operasyonu yaptıktan sonra iftara yarım saat kala yapıp fırına attım... Tadına bakanlar beğendi, tabi ben de beğenilmesine sevindim. Yanında dondurmayla harika oldu.



    • Bir Yumurta Sarısı
    •  1.5 Su Bardağı Un
    • 100 gr. çok soğuk tereyağ
    • 1 Su Bardağı Pudra Şekeri
    • 3 Yemek Kaşığı Çok Soğuk Su (İhtiyaç olursa)
    • ÜZERİ İÇİN
    • Yarım Kg. Böğürtlen
    • 1/2 Limon Suyu
    • 2 Yemek Kaşığı Toz Şeker
    • 3 Yemek Kaşığı Erik Marmelatı
    Hamur malzemelerini robota koyup karıştırın. Toparlanmazsa soğuk suyu ekleyip tekrar karıştırın. Hamurla fazla temas etmeden  küçük bir parçasını üzerinde kullanmak üzere ayırın. Kalan hamuru pişireceğiniz kaba alıp yayın. Bu arada böğürtlenleri bir tencereye alıp şeker ve limon suyunu ekleyip 2-3 dakika pişirin. Ilıdıktan sonra erik marmelatını biraz sulandırıp böğürtlenlerinin üzerine gezdirin. Ayırdığımız hamuru ufaltarak böğürtlenlerinin üstüne yayın.  Böğürtlenin ekşimsi tadını azaltmak için erik marmelatını kullandım. Siz isterseniz kullanmayabilirsiniz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana kadar pişirin. Benimkinin pişirme süresi biraz uzun sürdü sanırım pişerken böğürtlenlerin ve marmelatın sulanmasından kaynaklandı. Ama tadı çok güzeldi.

    Ziyaretiniz İçin Teşekkür Ederim, Her Zaman Beklerim...

    22 Ağustos 2010

    KIŞ HAZIRLIKLARI (Elma ve Armut Kurusu)


    Yazın sıcağı devam ederken bu güneşli sıcak günleri değerlendirmek lazım düşüncesiyle elma ve armut kuruttuk. Kışın çerez gibi atıştırması çok güzel oluyor. İsterseniz bir avuç fındıkla tüketin, isterseniz bir avuç kuru üzüm katıp komposto olarak tüketin.

    Ben atıştırmalık tüketmeyi daha çok seviyorum. Kurumuş mu diye kontrol ederken başladım bile atıştırmaya... Elmalar daha çabuk kururken (3 gün) armutların kuruması bir haftayı buldu...  (Sağ üstdekiler Elma, sol alttakiler armut)

    Bu arada dolmalık biberler, sivri biberler iplere dizilip kurutuldu. Taze fasulyeler dilimlenip kurutuldu. Dondurucuya barbunyalar, bamyalar poşetlenip konuldu.  Bir kısım hazırlıklar da ramazan sonrası yapılmak üzere sırasını bekliyor. Evet sizler neler yapıyorsunuz kış hazırlıkları başladı mı?

    18 Ağustos 2010

    KARIŞIK SALATA

    Pazar günü ailecek yediğimiz iftar sofrasına hazırladığım karışık sebze salatası. Tarifi Binbirçeşni Saliha'dan... O da Portakal Ağacından almış... Ramazan öncesi arkadaşlarım geldiğinde de yapmıştım ancak görüntülemeye fırsat bulamamıştım. Bu sefer de sadece salatayı görüntüleyebildim.  İftar sofrası olunca ben dahil kimsenin sabredecek hali kalmıyor. 

    Salata çok lezzetli, ancak biraz da zahmetli... Anacığım diğer yemekleri yaparken ben vaktimin çoğunu salatayla geçirdim... Sebzeleri yıka, soy, doğra, sotelenecek olanları ayrı ayrı sotele, sosunu hazırla derken baktım ki epeyce zaman harcamışım...

    Ölçüleri kişi sayısına göre ayarlayabilirsiniz. Bu verdiğim ölçüler yaklaşık 4 kişilikdir. 

    Malzemeler:
    • 2 adet orta boy kabak
    • 2 adet havuç
    • 3 Adet közlenmiş kırmızıbiber
    • 1/2  kavanoz konserve mantar
    • 1/2 kutu mısır
    • dereotu
    • Maydanoz
    • 3-4 sap taze soğanın yeşil kısımları (tarifte yoktu ben ekledim)
    • 150 gr biberli yeşil zeytin
    • istenirse crouton, (kızarmış ekmek parçaları) (İki dilim tost ekmeği yeterli geldi)
    Sosu:
    • 2 kaşık mayonez
    • 4 kaşık yoğurt
    • 1 limon suyu 
    • 1 tatlı kaşığı toz şeker (Ben kullanmadım)
    • 1 Tatlı kaşığı kuru nane
    • zeytinyağı
    • 2 diş sarımsak
    • tuz
    Hazırlanması:
    1. Kabak ve havucu julyen doğrayıp az sıvıyağda ayrı ayrı soteleyin. 
    2. Biberleri konserve kullanmayacaksınız, közleyip  kabak ve havuç gibi julyen doğrayın.
    3. Diğer malzemeleri doğrayıp sotelenmiş sebzelerle karıştırın.
    4. Sos malzemelerini karıştırıp salatanın üzerine dökün.
    Sosunu ve kızarmış ekmekleri en son servis yaparken dökmenizi tavsiye ediyorum. Ailecek çok beğenilen bir salata oldu. Mutlaka deneyin, davet sofralarına değişik bir alternatif olacak... 

    Salihacığım tarif için tekrar teşekkürler...

    15 Ağustos 2010

    YOĞURTLU DONDURMA (PARFE)


    Ramazanın son 30 yılın en sıcak yazına denk geldiği bir dönemdeyiz. Bu sıcaklarda iftardan sonra serinlemek için en güzel ve en sağlıklı yol  bana göre bir dondurmadır. Peki bu dondurmamız nasıl olmalı? Hazırlaması emin olun 5 dakika... Sadece donması için biraz zamana ihtiyaç var. Ben iftara 30 dakika kala hazırladım. İftar sonrası midelerimiz dinlendikten sonra yenmeye hazır kıvamdaydı. Bu tarifimiz Atolye Mis'in Soğuk Bir Şeyler Olsun etkinliğine gitsin...


    Malzemeler çok basit.
     Bir büyük çorba kasesi yoğurt
    1 paket Dr. Oetker Vanilyalı Dondurma Tozu
    2-3 Yemek kaşığı pudra şekeri
    2-3 Yemek kaşığı krem şanti (Kullanmayabilirsiniz)
    İstediğiniz meyvelerden oluşan bir karışım (Hazırda siyah üzüm, çekirdeksiz üzüm ve şeftali vardı)

    Hepsini cam bir kaba alıp mikserle 5-6 dakika  dakika çırpıyoruz. Sonrasında kullanacağınız kaba boşaltıp donmasını bekliyoruz. Hepsi bu. Ben Geçtiğimiz günlerde Soft Bowl'un düzenlediği etkinlikde katılımcılara hediye edilen buradaki ve buradaki  Soft Bowl silikon kalıplarımı kullandım. Ve herkese tavsiye ediyorum. Çok kullanışlı ve hayatımızı çok rahatlatan ürünler. Buradan Soft Bowl ekibine teşekkürlerimi gönderiyorum...


    Sıcaklarda lütfen midelerimize fazla yüklenmeyelim, mümkün olduğunca küçük porsiyonlar tüketelim ve bol bol sıvı almaya (su olarak, meyve suyu çay veya komposto olarak) dikkat edelim. Allah herkesin orucunu kabul etsin... Kocaman sevgiler..

    11 Ağustos 2010

    HAYIRLI RAMAZANLAR

    Onbir ayın sultanı Ramazan bu yıl sıcaklara denk geldi. Öncelikle bütün müslüman aleminin ve blogcu arkadaşlarımın Ramazanı Hayırlı Olsun...

    Bu sıcaklarda oruç tutmak gerçekten büyük sabır işi. Ama sabretmenin sevabını da kazanacağımıza inanarak Ramazanda dikkat etmemiz gerekenleri bir de ben hatırlatayım dedim..

    Türk toplumu olarak örf adet geleneklerimizden dolayı yağlı ve ağır yemeklerin sofralarda ağırlıklı bulunması sebebi ile birçok insan için Ramazan ayı; kilo alımı ile sonlanır. Aslında bu güzel ayı rahat, işkence çekmeden, zorlanmadan, kilo almayarak keyifle geçirmek herkesin elindedir. Memorial Hastanesi uzmanları nasıl niyet ederek oruç tutuluyorsa bu ayda yapılması gereken beslenme önerilerine de kulak vermenin ve uygulamayı niyet etmenin önemli olduğunu vurguluyor.

    Oruç tutarken metabolizma yavaşlıyor
    Ramazan ayında uyku ve beslenme üzeninde değişikliklerden dolayı metabolizmanın çalışması da değişmektedir. Özellikle uzun süren açlıkla beraber yavaşlaması söz konusudur. Daha hareketsiz yaşam daha az harcanan enerjiden ve iftar öğünü ile alınan yüksek kaloriden dolayı yavaşlayan bu metabolizmaların kilo alımı kolaylaşır. Alınan günlük toplam enerjilerin yağdan gelen oranı yüzde 48’lere kadar artmaktadır; bu sebeple kol, bacak ve karın bölgesindeki yağ yüzdeleri artar, kas alanları azalır.

    Yağlı yiyecekler kilo alımına neden oluyor
    Yurtdışında yapılan çalışmaların çoğunluğu oruç tutanların kilo kaybı yaşadığını beden kitle indekslerinin düştüğünü gösterirken, Türk toplumunun Ramazan ayında yaptığı beslenme düzeni kilo aldıklarını göstermektedir. Akşam iftar sofraları günlük alınması gereken kalorinin yüzde 65’ine yakınını kapsamaktadır. Alınan kalori yağ ve karbonhidrat ağırlıklı olunca kilo almak kaçınılmaz hale gelmektedir.

    Ramazan süresince yağlı ve ağır yemekleri tercih eden kişilerin kan kolesterol düzeylerinde istenmeyen artışlar yaşanabilir. LDL kolesteroldeki ( kötü huylu ) bu artışlar toplam kolesterolü arttırabilirken günlük egzersizlerdeki azalma HDL ( iyi huylu kolesterol) seviyeleri düşebilir. Yine trigliseritler de yükselişler Ramazan ayı sonrasında kendini göstermektedir.

    Hamilelik döneminde sakıncalı… Çünkü;
    Hamilelik döneminde annenin beslenme durumunun yeterli ve dengeli olması annenin sağlığını daha uzun süre sağlıklı kılar, bebek sağlıklı doğar. Bazı besin öğelerinin yetersiz alınması bazı anomalilerin oluşmasına sebep olur. Örneğin; folik asit yetersizliği nöral tüp defekti, A vitamini yetersizliği mikrosefali, D vitamini yetersizliği iskelet sistem bozuklukları ve santral sinir sistemi gibi daha birçok sağlık riskleri oluşabilmektedir.

    Bebek dışında annede de kansızlık, diş çürümesi, kemiklerden kalsiyum çekimi, yetersiz protein alımına bağlı ödem ve zehirlenme gibi durumlar oluşabilir. Beslenme yetersizliğinin olduğu günümüzde hamile annelerimizin oruç tutarak bu dönemi zorlaştırmamaları hastalıkların riskini artırmamaları gerekmektedir.

    Türkiye’ de hamile anneler üzerinde yapılan çalışmalarda oruç tutan annelerin tutmayanlara göre kilo kaybı ve daha az enerji aldığı görülmüştür. Diyetteki protein ve karbonhidrat alımı ise oruç tutmayan annelere oranla enerjinin daha yüksek kısmını kapsamıştır. Günlük sıvı alımlarının düşmesi ile birlikte var olan kabızlık problemini daha fazla yaşadıkları ve vücudun ihtiyacını karşılamadığı da bilinen bir sonuç olmaktan geri kalmamıştır. Özellikler A ve C vitamin alımları ise günlük önerilen miktarların oldukça altında bulunmuştur. Bu sebeple anne adaylarının bu dönemi yeterli ve dengeli beslenerek geçirmeleri gerekir.

    Emziren Annelere Öneriler
    Anne sütünün bebeğin gelişimi açısından faydaları anlatmakla bitirilmez. Sütün yoğunluğunu ve içeriğini değiştiren faktörler arasında; annenin günlük aldığı sıvı miktarı, emzirme sıklığı ve beslenme kalitesi yer almaktadır. Oruç tutan emzikli anneler arasında yapılan çalışmalarda anne sütünün; çinko, magnezyum ve potasyum değerlerinin azaldığı görülmüştür. Bu minerallerin eksikliği; bebeklerde büyüme geriliğine, iştahsızlık, kilo alamama, tat alma duyusunda bozukluk, dikkat eksikliği, uyku bozukluğu, öğrenme kapasitesinin azalma ve özellikle de sinirsel iletilerde azalmalara yol açmaktadır.

    Yine bu annelerin günlük alması gereken vitamin A ve C içeriği gerekenin altında olmuştur. Bu da annenin bağışıklık sisteminin düşmesine daha kolay hastalanır hale gelmesine enden olabilir. Bu gibi sonuçlar hem annenin sağlığını hem bebeğin sağlığını riske eder. Çünkü bu dönemlerde hem bebeğin büyüme ve gelişimi hem de annenin yetersiz beslenmesi istenilmez.

    Özellikle emziklilik döneminde oruç tutan anneler oruç tuttukları bu dönem içerisinde kilo alabilirler. Bazı çalışmalar bu rakamı ortalama 1- 1,5 olarak ifade eder. Tercih edilen besin öğelerinin karbonhidrat ve yağ içerikli olması bu durumun baş nedenleridir. Kısaca annelerin en azından ilk 6 ay kesinlikle oruç tutmamaları sonraki dönemlerde tutacaklarsa da besin öğeleri ve sıvı açısından yeterli almaları gerekir.

    Spor yapanların oruç tutmaları zordur
    Günlük spor yaparak harcadıkları vakit uzun ve yoğun egzersizlerden oluşmaktadır. Gün içerisinde harcadıkları enerji oldukça fazladır. Oruç tutarak yapılan egzersizlerde performans azalışları gözlenir. Yine kaybettikleri sıvıyı yerine koymaları mümkün olamaz ve vücut susuz kalır.

    Sporcular üzerinde yapılan bir çalışmada oruç tutanların günlük kalori alımlarında çok büyük değişiklikler görülmeksizin atletik performans kapasitelerinde azalmalar görülmüştür. Bunun sebebi günlük aldıkları kalori ya da uyku düzeninin değişmesi değil gün içinde yaptıkları yoğun egzersizden kaynaklanmaktadır.

    Ramazan Ayında Nelere Dikkat Etmeli?


    Mutlaka sahura kalkılmalı

    Sağlıklı beslenme de sabah kahvaltısı nasıl altın değerinde bir öğünse Ramazan ayında da sahur günün ilk öğünüdür ve önemi yüksektir. Gece yatmadan önce yemek yemek veya gece kalkıp sadece su içip yatmak her ikisi de sakıncalıdır. Çünkü bu tip beslenme, yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18–20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine neden olur. Açlık süresinin uzun olması ve gece öğününü tüketmemesi sebebi ile günlük enerji ihtiyacı yeterli karbonhidrat alınmadığı için glikojen depolarından kullanılır. Bu durumda kas yıkımı olur, metabolizma yavaşlar. Belirtilerde ise; günlük hareketlerde yavaşlama, uyku isteği, baş ağrısı, halsizlik vardır. Bu şekilde oruç tutan kişiler gün içinde çabuk yorulur ve bitkin bir gün geçirirler. Dolayısı ile önem derecesi yüksek olan sahur öğünlerini atlamamak en doğrusudur.

    Sahurda doygunluk kapasitesi yüksek kalorisi daha düşük besinlerin tercihi şart
    Gün içinde kan şekerinin düşmesini ve uzun süreli açlık sonrası iftarda aşırı besin tüketimini engellemek için sahurda yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesi çok önemlidir. Kilo akımını engellemek, gün içinde acıkmamak ve günü daha rahat geçirebilmek amacı ile doğru tercihler yapılmalıdır.

    Doygunluk içeriği yüksek besinler lifli gıdalar ve protein içeriği yüksek gıdalardır. Lifli gıdaların başında; sebze, meyve, tahıllı ürünler, kuru baklagiller, kuru meyveler, kahvaltılık bazı çeşit gevrekler gelir. Bunlar içerisinde sahurda tercih edilecek olanlar; çorba, sebze yemekleri, meyve ve tahıllı ekmeklerdir. Daha doyurucu ve yavaş sindirilmelerinden dolayı kan şekerini daha uzun süre yüksek tutarlar.

    Fakat bilinmesi gereken bir gerçek vardır ki; sahurda yapılacak en güzel öğün kahvaltıdır. Kaliteli bir protein içeriğine sahip yumurtanın tok tutma özelliği vardır. Kolesterolü yüksek ya da sınırda olmayanlar yumurtayı haftada 2–3 kez tüketebilirler. Yumurta, peynir, yağlı tohumlardan ceviz, ekmek, bol yeşillik gibi çeşitlilik arttırılabilir. Ya da kahvaltılık gevrekler, müsli, yulaf ezmesi sütle beraber tüketilerek daha pratik ve doyurucu bir tercih olabilir. Evde yapılmış olan peynirli bir gözleme veya börek de miktarı kişiye uygun olarak yanında bir bardak ayran veya açık bir çay ile beraber sıklığı az olacak şekilde sahur öğününde tüketilebilir. Burada önemli olan sıklığını ve miktarını doğru planlamak gerekir. Bu açıdan bir beslenme uzmanından muhakkak öneri alınmalıdır.

    Sahurda Bol Sıvı Almayı Unutmayın!
    Vücudun temel gereksinmelerinden birisi de sıvı alımıdır. Oruç tutan kişilerde günlük sıvı ihtiyacı gün içinde tüketilemediği için karşılanamaz. Susuz vücut; yorgunluk, kas krampları, deride kuruma, sindirim sisteminde zorluk, sersemlik ve sıcaklık hissine sebep olur.

    Bunun için muhakkak sahurda yatmadan önce, uyanınca, iftar öncesi, iftar sonrası yatana kadar sıvı tüketimini ihmal etmemek gerekir. Bunu alışkanlık haline getirmenin en akıllı yolu ise su içebileceğiniz bu saatlerde gözünüzün önünde su şişeleri bulundurmaktır.

    Bu Dönemde Sıklıkla Karşılaşılan Kabızlığa Karşı Ne Yapılabilir?
    Yetersiz sıvı bu dönemlerde genelde konstipasyon diğer bir değimle kabızlık riskini arttırır. Sancılı karın ağrıları, şişkinlik yaşayan bireyler daha gergin bir gün geçirirler. Bu sebeple de iftar saatinden sahur bitimine kadar en az 12- 14 bardak sıvı alınması şarttır. Yapılan çoğu çalışma; Ramazan ayı süresince oruç tutan kişilerde sıvı alımını düştüğünü fakat vücut ihtiyacının arttığını gösterir.

    İftarda Nelere Dikkat Etmeliyiz?

    • Küçük bir başlangıçla iftarımızı açmalıyız. Bu zeytin, hurma, kuru meyve, ceviz, badem veya küçük bir parça cevizli sucuk gibi tercih edilmelidir. Bol suyu yanında ihmal etmemek gerekir.
    • Ilık bir çorba iftar sofralarının vazgeçilmezi olarak tüketilmelidir. Çorbanın hem sıvı ihtiyacını karşılaması hem içeriğindeki besin öğeleri hem de doygunluk verici özellikleri vardır. Ayrıca sindirime de iyi gelmektedir. Yavaş bir şekilde ½ ya da 1 kâse kişiye göre değişerek tüketilmelidir.
    • 15 -20 dakika sonrasında ana yemeğe geçmek en doğrusudur. Ana yemeği; etli veya etsiz sebze yemeği, kurubaklagil yemeği veya kızartma dışında pişirilme yöntemi uygulanarak hazırlanan et yemekleri yapabilirsiniz. Pilav ya da makarna haftada 2 max 3 kez elbette tüketilebilir. Bunu da kepekli pirinç, makarna ve bulgur pilavı tercih etmek en sağlıklısıdır.
    • Yemeğin yanında muhakkak 1 veya 2 dilim ekmek alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki en doğru karbonhidrat kaynağı tahıllı ekmeklerdir, sizi daha uzun süre tok tutar.
    • Yemeklerin yanına her akşam zeytinyağı koyulmuş bir salata yapılmalıdır. Salatayı yemenin zamanı yoktur yemeğin ilk anlarından itibaren tüketilmelidir. Çiğ sebze bol lif içeriri tokluk sağlar.
    Ara Öğünü Atlamayın!
    • Yemekten sonra ara öğün mutlaka yapılmalıdır. 2.5 -3 sonrasında meyve ya da sütlü meyveli tatlılar ara öğün olarak tercih edilebilir. Tatlının ve hamur işi besinlerin sıklığına dikkat edilmelidir.
    • Unutmadan yoğun egzersizlerden kaçınılmalı fakat metabolizmayı hızlandırmak için iftar sonrasında orta tempolu yürüyüşler yapılmalıdır.
    Kaynak:Pudra.com sitesinden alınmıştır.

    10 Ağustos 2010

    ARKADAŞLARIMLA HARİKA BİR KAÇAMAK :))

    Geçtiğimiz hafta canım arkadaşlarımla güzel bir kaçamak yaptık... Ama boy boy beş tane ufaklığımız olunca masayı ve yaptıklarımızı görüntüleme imkanım olamadı :) Uzun zamandır bloğumu ihmal edince de bu sefer görüntüsüz bir post olsun dedim affınızına sığınarak...

    Menümüzde neler vardı bir sayalım...

    Salihamın Sebzeli Karışık Salatası    Mutlaka Deneyin Biz çok beğendik.

    Cevizli Çörek tarifini burda paylaşmıştım...

    Ispanaklı Peynirli Yufka Böreği

    Acıbadem Aromalı Tart Muhteşem bir lezzet en kısa zamanda tekrar yapılıp paylaşılacak. (Sevgili Hayal'e Teşekkürler tarif için)

    Havuçlu Cevizli Kek


    Etsiz Çiğ Köfte (Teyzemin ellerine sağlık)

    Zeytinyağlı Yaprak Sarma (Filizciğimin ellerine sağlık)

    Vişneli Parfe Tarifi Burada

     Arkadaşlarıma geldikleri için teşekkür ederim güzel bir kaçamak oldu. İnşallah en kısa zamanda tekrar bir araya geliriz...

    Yazımın fotosuz olmasına gönlüm razı gelmedi ve menüde yer alan Vişneli Parfenin daha önce yapıp görüntülediğim fotosunu tekrar vermek istedim... Ben bu sefer parfeyi küçük kaplarda dondurduktan sonra tabağa ters çevirip ikram ettim...

    Yarın Ramazanın İlk günü. Herkese Hayırlı Ramazanlar diliyor ve sıcaklarda kendinize dikkat edin diyorum. Aman susuz kalmayın, dışarıda fazla kalmamaya dikkat edin... Kocaman sevgiler...

    12 Temmuz 2010

    TEŞEKKÜRLER SOFT BOWL


    İstanbul'da yapılan etkinlikleri imrenerek takip ederken nihayet Soft Bowl sesimizi duydu ve Ankara'da Ankaralı yemek ve pasta bloglarını bir araya getirecek bir sohbet etkinliği düzenledi.

    Dün (11.07.2010) Ümitköy cafe Mu'da harika bir sohbet ortamında keyifli saatler geçirdik.

    Herşeyden önce Soft Bowl yetkilileri Sayın Selami Bey ve Bekir Bey'e, sonrasında Sevgili Hayal Demirkol'a, bizleri Cafesinde ağırlayan Sevgili Ünzile Hanım ve ekibine, ve katılan bütün arkadaşlarıma teşekkürlerimi gönderiyorum.

    Çok keyfli bir ortamda sohbetlerimizi yaptık, tanıdığımız arkadaşlarımızın yanı sıra yeni tanıdıklarımızla kaynaştık, Soft Bowl ürünleri hakkında Selami Bey'den bilgiler aldık, bizler de Soft Bowl'da görmek istediğimiz ürünleri ilettik. 

    Soft Bowl ekibi ve Hayal  Hanım sağolsunlar bu güzel günü düzenleyip, bizleri çok güzel ağırlayıp, üstüne bir de Soft Bowl Ürünlerinden oluşan bir paketle bizleri uğurladılar.


    En kısa zamanda ürünleri deneyip, yorumlarımı sizlerle paylaşacağım. bu arada aşağıdaki tarif de bayatladı artık biliyorum :) Anlayışınıza sığınıyorum, ve sizlere sevgilerimi gönderiyorum.

    25 Mayıs 2010

    MİDYE POAÇA


    Arayı açtım yine, ha bugün ha yarın derken zaman geçiyor. İşlerin yoğunluğundan  yine bloğu ihmal eder oldum. Son zamanlardaki repliğimi biliyorsunuz. Tarifi çok yakında, ilk fırsatta :)  Icell kaçar :) Herkese iyi geceler...

    17 Mayıs 2010

    BROWNİE


    Sırada Midye Poaçamız vardı, ama genel istek üzerine Muhteşem Brownie ile devam ediyoruz.

    Anneler günü ve aynı zamanda abimin doğum günü şerefine yapılmıştır. Burdan her ikisini de tekrar kutluyorum...

    Cafe Fernando Cenk'in dediği gibi herkesin kendine göre bir brownie tarifi var, temelde aynı ama çeşitlendirmek, çeşnilendirmek tercihe kalmış.

    Ben bu sefer evdeki malzemelerle doğaçlama olarak cevizli yaptım,  gelecek sefer için düşüncelerim farklı, bakalım o zaman ortaya ne çıkacak.

    Tarife geçelim...

    • 120 gr Dr. Oetker Çikolarta Glazür, (orjinalinde bitter çikolata var, ama bu da oldu)
    • 125 gr tereyağı
    • 1,5 su bardağı şeker
    • 5 yumurta (Küçük Oldukları İçin) 
    • 1/2 paket vanilya 
    • 1/2 Paket kabartma tozu
    • 1 tatlı kaşığı nescafe
    • 1,5 su bardağı  un
    • 1/2 çay kaşığı tuz
    • Üzerini süslemeye yetecek kadar bütün ceviz.
    Yapılışı
    1. Fırınınızı önceden 180C’de ısıtın. Kullanacağınız kalıbı yağlayıp,tabanına yağlı kağıt serin.
    2. Tereyağını ve glazürü/bitter çikolatayı benmari usulü eritin. Ilınmasını  bekleyip ardından şekeri ekleyin ve çırpın.
    3. Teker teker yumurtaları ekleyin ve çırpmaya devam edin. Ardından vanilyayı ekleyin ve karıştırın.
    4. Un, nescafe ve tuzu  bu karışıma ekleyin.Çok fazla karıştırmamaya dikkat edin.
    5. Fırın kabına boşaltıp üzerini spatula ile düzleyin ikiye bölünmüş cevizleri üzerine dizin. 
    6. Ve 35-40 dakika pişirin.
    7. Fırından alıp oda sıcaklığına gelmesini bekleyin. 
    8. Ben ılık tüketmeyi seviyorum, sizler ılık ya da soğuk, dondurma ya da çikolata sos ile servis yapabilirsiniz.

    13 Mayıs 2010

    ISPANAKLI BÖREK


    Sırada Ispanaklı Böreğimiz var.

    Daha önce de yayınlamıştım. Bu da ikinci baskı olsun :)


    1 Yumurta (akı içine, sarısı üzerine),
    1.5 Bardak süt,
    4-5 Su bardağı un (duruma göre daha fazla olabilir)
    1 Yemek kaşığı sirke,
    1 Çay bardağı zeytinyağı,
    1/2 Paket kabartma tozu
    -
    750 gr. Ayıklanıp yıkanmış ıspanak,
    2 Adet orta boy soğan,
    1 Çorba kasesi ufalanmış beyaz peynir,
    Tuz-karabiber,
    Sıvıyağ
    -
    Soğanları yemeklik doğrayıp sıvıyağda pembeleşene kadar kavurun. Yıkayp doğradığınız ıspanakları ekleyerek suyunu çekene kadar pişirin. Peynir, tuz ve karabiberi ekleyip ılıtın. İsterseniz iç malzemesini damak tadınıza göre değiştirebilirsiniz. Patatesli, kıymalı vs.
    -
    Hamur malzemeleriyle yumuşak bir hamur yapıp hamuru 15-20 dakika dinlendirin. Sonra sekiz eşit parçaya ayırıp zemini unlayarak orta kalınlıkta açın. Açılan yufkaları 2 yemek kaşığı sıvıyağ ile yağlayıp bir kenarını hafifce katlayın. Katladığınız kenara iç malzemesini koyup rulo şeklinde sarın. Bütün hamuru bu şekilde açın. Hamur rulosunu isterseniz tepsiye ortadan başlayıp dolayarak sarın. İsterseniz yanyana uzunlamasına dizin. Üzerine hafifce sulandırdığınız yumurta sarısını sürerek  önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirin.

    7 Mayıs 2010

    MAKARNA SALATASI


    Tarif klasik, sunum fikri Sevgili Ufuk Mutfakta'ya ait. Teşekkürler Ufuk... Bu menüyü hazırlarken kendimi Yemekteyiz yarışmacası gibi hissettim. Misafirlerimizin gelme saati yaklaştıkça bir koşturma, bir telaşe aldı beni neyse ki Canım Annem ve Canım Filiz'im destekleriyle hepsini yetiştirdim... Bu aralar günler yoğun geçiyor, baharın gelmesiyle bloglarda bir canlanma başladı... Ben de yavaş yavaş kıpırdansam bahara ayak uydursam iyi olacak :) 

    Bu pazar Anneler Günü... Başımızın tacı annelerimizi bir günle sınırlandırmamak lazım... Onlar bizim her ihtiyacımız olduğunda yanımızdaydılar... Bizler de onların her anlarında yanlarında olmalıyız...Yaşımız kaç olursa olsun  hep onların küçük çocukları olarak kalacağız... Canım Annem Allah seni başımızdan eksik etmesin... Sağlıklı uzun ömürlerle hep birlikte olalım inşallah... Seni çok çok çooookkk seviyorum...

    Bütün annelerimizin Anneler Günü Kutlu Olsun...

    23 Nisan 2010

    Çilekli Tartoletler

    Kısa bir aradan sonra kaldığımız yerden devam.  Geçtiğimiz Perşembe yani 15 Nisan günü Hala oldum :)) Yiğenim Utku Burak hayata ve bizlere merhaba dedi.  Mazeretim büyüktü anlayacağınız... Allahım sağlıkla, anne ve babasıyla büyüdüğü güzel günler göstersin inşallah...

    Utku Burak beklenenden biraz erken gelince bizleri de bir telaşa soktu ki sormayın. Halası ona güzel güzel kurabiyeler yapacaktı, yaptı gerçi ama biraz aceleye geldiği için istediği gibi olmadı. İlerleyen zamanlarda belki paylaşırım kurabiyeleri...

    Neyse biz misafir menüsüyle devam edelim... Sırada çilekli tartoletler var... Ama menüye de bir bakalım neler varmış...



    Masamızdan bir görüntü...

    Ispanaklı Börek
    Makarna Salatası
    Çilekli Tartoletler
    Işıl Abla'nın Makaronları (Sağolsun İstanbuldan Getirmiş)
    Midye Poğaçalar


    Ve Çilekli tartoletler karşınızda...

    Tartları milföy hamuruyla yaptım, bir dahaki sefere kendim yapacağım.

    Milföy hamurunu tart kalıplarıyla kestim tart kalıplarına küçük pasta kağıtlarını koyup fırında pembeleşene kadar pişirdim. Burda milföy hamuru kullanmanın bir dezavantajını yaşadım. Hamur pişerken kabardı kremasını koyacak yer kalmayacak telaşına kapıldım. Ben de fırından çıkan tartları elimdeki temiz mutfak beziyle biraz bastırdım :))

    4 Kaşık unu hafifce kavurdum fazla kavurmaya gerek yok sonra kremanın rengi hoş olmaz. Kavrulan una 1 çay bardağı toz şekeri ekledim ve 3 Su bardağı sütle topaklanmasına izin vermeden yavaş yavaş karıştırdım.

    Ocakta karıştırarak pişirdim inmesine yakın 1 paket vanilya, çok az tereyağ ve bir parça beyaz çikolatayı ekledim. Kreması soğuduktan sonra 1/2 paket krem şantiyi 2 kaşık sütle çırparak kremaya yedirdim.

    Pişen tartların üzerine kremadan koyup üzerini çilek ve toz antep fıstığıyla süsleyip servise hazırladım...

    Çilekli tatoletler masada en çok beğenilenler arasında yerini aldı. Bu arada Sevgili Işıl Abla'ma da teşekkürlerimi gönderiyorum. Işıl Abla geçtiğimiz günlerde Ankaraya geleceğini haber verdi ve son anda programlarımızı uyuşturup kısa süreli de olsa buluştuk. Sağolsun gelirken de harika makoronlarından yapıp getirmiş. Işıl Ablacığım makoronların çok beğenildi, tatları damağımızda kaldı... Tekrar tekrar teşekkürler ve ellerine sağlık....

    12 Nisan 2010

    Vişneli Cheesecake




    Önce menüyü verip sonra tarifleri yayınlamak lazım ama ben tersten başlayım :)) Vişneli Cheese Cake'miz ilk sırada :) 

    Tarif vermiyorum çünkü Dr. Oetker'in Kutuda Satılan Cheesecake'ni almıştım. Ama ne yalan söyleyim benim yaptığım daha güzel olmuştu... Üzerindeki Vişne sosunu kendim hazırladım hepsi bu...

     
    Posted by Picasa